İstanbul Bağcılar’da meydana gelen ve 13 yaşındaki iki çocuğun tartışması sonucu birinin diğerini dizinden bıçaklamasıyla sonuçlanan olay, toplumdaki şiddetin ulaştığı noktayı gözler önüne serdi.
Bağcılar Aşkaleli İbrahim Polat İlköğretim Okulu’nun 8. sınıf öğrencisi 13 yaşındaki H.Ç., okulda yaşanan bir tartışmanın ardından sınıf arkadaşı R.U.’yu evinin önünde bıçakla yaraladı. R.U., dizine aldığı iki bıçak darbesiyle hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı. Bu olay, gün geçtikçe artan bireysel ve toplumsal şiddet vakalarının yeni bir örneği olarak uzmanlar tarafından ele alındı.
Belirleyici faktör çevre
Ortaya çıkan tablo şiddetin boyutunu gözler önüne sererken psikolog ve sosyologlar artan şiddet olaylarını değerlendirdi. Cumhuriyet’ten Çağdaş Bayraktar’ın haberine göre, Klinik Psikolog Dr. Bora Küçükyazıcı, bir bireyin yetişkinlik dönemindeki kimlik ve karakterinin temellerinin ergenlikte atıldığını vurgulayarak, “Bu yüzden ‘Çocuklar görür, çocuklar yapar’ sözünü hep hatırlamalıyız. Ergenler, çevrelerinde gördüklerini ve izlediklerini öğrenme ve uygulama yöntemi olarak benimserler. Şiddet, öğrenilmiş bir davranıştır. Ergenler, duygularını ve içgüdülerini yönetme biçimlerini, çevrelerinden aldıkları tepkilere göre şekillendirir” diye konuştu.
Dr. Bora Küçükyazıcı, kültür, sanat ve sporun ergenlerin hayatındaki önemine değinerek, bu etkinliklerin duygu ve düşüncelerin ifade edilmesinde kritik roller oynadığını belirtti. “Kültür, sanat ve sporla iç içe bir yaşam süren ergenler, duygu ve düşüncelerini beyindeki ön prefrontal korteks aracılığıyla yönetir. Bu alan, düşünme ve karar verme süreçlerinde önemli bir rol oynar. Öte yandan, bu tür etkinliklerden yoksun bir yaşam süren ergenlerin davranışları, daha çok beyinin orta bölgesinde yer alan ve temel içgüdüleri kontrol eden amigdala tarafından yönlendirilir. Amigdala, “savaş veya kaç”, “ye veya iç” ve “hayatta kal” gibi temel hayatta kalma içgüdülerini yönetir” şeklinde açıklamada bulundu.
Yeni düzenleme şart
Anadolu Üniversitesi Öğretim Üyesi Sosyolog Prof. Dr. Yaprak Civelek, şiddetin çok yönlü bir sorun olduğunu ve toplumsal kurumların işleyişindeki sorunlar ile bireylerin refah seviyesi arasında doğrudan bir bağlantı olduğunu vurguladı. Prof. Civelek, “Toplum olarak güvende hissetme duygumuz azalıyor. Aile, eğitim, sağlık gibi temel toplumsal kurumlar arasındaki etkileşim, ekonomik kriz gibi faktörlerle daha da karmaşık bir hale geliyor. Bu kurumların karşılaştığı sorunlar, bireysel ve toplumsal düzeyde çeşitli zorluklara yol açıyor. Bu nedenle, toplumsal kurumların sağlıklı işleyişi için onları yeniden düşünüp, düzenlememiz gerekiyor” dedi.